Prof. Dr. Türkçapar: Erkekler Mars’tan, kadınlar Venüs’ten mi?

“Kadınlar daha duygusal, erkekler daha mantıklı” türü genellemeler günlük hayatımızda sıkça duyduğumuz ifadeler. Peki gerçekten de kadın ve erkek beyinleri arasında bilimsel olarak kanıtlanmış farklar var mı? Varsa ne düzeyde? Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Hakan Türkçapar yazdı.
Son yıllarda yapılan kapsamlı araştırmalar, popüler kültürde yaygın olan “kadın beyni-erkek beyni” ayrımının daha önceleri zannedildiğinden düşünüldüğünden çok daha karmaşık olduğunu ortaya koyuyor. Yani kadın ve erkek beyni hem birbirine benzer hem de birbirinden farklı. Bu benzerlikler veya farklar ise sadece toplumsal roller, kültür, eğitim ya da yetiştirme tarzından kaynaklanmıyor; büyük ölçüde beynimizin temel yapısında var olan, biyolojik gerçeklikler. EN BELİRGİN FARK: BOYUTTAEn çarpıcı fark beyin boyutunda başlıyor. Erkek beyinleri doğumdan itibaren ortalama %11 daha büyük ve bu sadece beden kitlesi farkının bir yansıması değil. Beden kitlesine göre eşitleme yapıldığında bile, yapısal farklılıklar sürüyor: Erkek beyinlerinde her bir yarıküre daha çok kendi içideki bağlantılarla optimize edilmişken, kadın beyinleri ise iki yarımküre arası iletişimi destekleyecek şekilde tasarlanmış. Bu temel mimari fark, düşünme, hissetme ve davranma biçimlerimizde köklü etkilere sahiptir.Modern görüntüleme teknikleriyle yapılan büyük ölçekli çalışmalar, duygusal işlemleme merkezi olan amigdala, hareket kontrolü ile ilgili putamen, hafıza merkezi olan Hipokampus’un erkeklerde, buna karşılık duygu düzenlemeyle ilgili olan singulat korteks, konumsal işlemleme merkezi olan superior parietal korteks ve yürütücü işlevlerle ilgili Lateral prefrontal korteks kadınlarda daha büyük olduğunu göstermiştir.
Beynimizin şekillenmesinde doğum öncesi dönemdeki hormonlar önemli bir rol oynuyor. Testosteron, östrojen ve dihidrotestosteron gibi cinsiyet hormonları, erken gelişim sürecinde beyin yapılarının organizasyonunu ve kadın veya erkek beyni yönündeki farklılıkların oluşumunu etkiler. BİLİŞSEL FARKLARMotor beceriler ve koordinasyon, mekânsal yetenekler (3D görselleştirme, yön bulma), matematik ve mühendislik problemleri ve hareketli nesnelerin yörüngesini tahmin etmede erkekler, bellek (özellikle duygusal bellek), sosyal biliş ve empati, dil becerileri ve kelime akıcılığı, duygusal prosodi (ses tonu, vurgu) algısı, beden dili ve yüz ifadelerini okumada ise kadınlar daha üstünler.
Araştırmacı Helen Fisher’ın bulgularına göre, kadınlar “geniş ve bağlantılı düşünme, daha fazla veriyi bütünleştirme, karmaşık kalıplar oluşturma, karar verirken daha fazla değişkeni hesaba katma, belirsizliğe tahammül, sezgiler ve uzun vadeli planlama konusunda daha iyi iken, erkekler, doğrusal, adım adım düşünme, tek şeye odaklanma yeteneği, hiyerarşik organizasyon tercihi, gereksiz verilerden arınma konusunda daha iyiler. İKİ FARKLI SİSTEMDuyguları işleme biçimimiz de cinsiyet temelli farklılıklar gösteriyor. N400 beyin dalgası ölçümleri, kadınların duygusal prosodiye (ses tonu, vurgu) erkeklerden %40 daha hassas olduğunu gösteriyor. Erkekler söylenen şeyin anlamına odaklanırken, kadınlar nasıl söylendiğine daha fazla dikkat ediyor. Kadınlarda duygusal hafıza sistemleri daha aktif çalışıyor. Bir olayın sadece ne olduğunu değil, o sırada nasıl hissettiklerini de çok daha detaylı hatırlıyorlar. Bu, kadınların neden eski tartışmaları erkeklerden çok daha canlı hatırladığını açıklıyor.
Bütün bu farklar ise rastgele değil. Milyonlarca yıl süren evrimsel süreçte, kadın ve erkek beyinleri farklı hayatta kalma stratejileri geliştirmiş. Erkekler avlama, kadınlar çocuk bakımına odaklanmış roller üstlenmiş ve bu, beyin yapılarını derinden etkilemiş. Modern çağda bu rollerin değişmesi, temel beyin farklılıklarını ortadan kaldırmıyor. Aksine, bu çeşitliliğin nasıl bir avantaj sağladığını daha iyi anlamamızı sağlıyor. DEĞİŞEBİLEN VE DEĞİŞMEYENBeyin plastisitesi yeni değişebilir olması bir gerçek olsa da, temel yapısal farklılıklar kalıcı. Çevre ve eğitim bu farkları hafifletebilir veya güçlendirebilir, ama tamamen ortadan kaldıramaz. Bu, kadercilik değil, gerçekçilik anlamına geliyor.
Tüm bu farklılıkları incelerken kritik bir noktayı unutmamak gerekiyor: Kadın ve erkek beyinleri farkların dışında çok benzer. Ne oranda mı ? %98 aynı. X ve Y kromozomları arasındaki genetik fark sadece %2, ve bu küçük farkın yarattığı etkilerin üzerine kurulu büyük bir ortak yapı var. Paylaştığımız Temel Özellikler:
Aynı beyin bölgeleri ve yapıları
Benzer nöron sayıları (86 milyar)
Aynı beyin ileti sistemleri
Benzer öğrenme ve bellek mekanizmaları
Ortak duygusal ve bilişsel süreçler
Aynı temel zeka kapasitesi
İnsan beyni, türümüzün en büyük başarısı olan dil, matematik, sanat, empati ve yaratıcılık gibi yetenekleri her iki cinsiyette de mümkün kılıyor. Einstein’ın görelilik teorisi ile Marie Curie’ nin radyoaktivite keşfi, Beethoven’ ın senfonileri ile Virginia Woolf’ ‘un romanları – hepsi aynı temel insan beyni kapasitesinin ürünü.Pratik Öneriler: Bu Bilgileri Nasıl Kullanalım? İlişkilerde Daha İyi Anlaşmak için Kadınlar için: Eşiniz size çözüm önerdiğinde, sizi önemsemediğini değil, belki de kendisine göre yardım etmeye çalıştığını bilin Erkeklerin tek şeye odaklanma ihtiyacını anlayın, çoklu iş beklemekten kaçının Doğrudan iletişimi tercih edin: “Sadece dinlemeni istiyorum” ya da “Çözüm önerisi bekliyorum” deyin Erkekler için: Eşiniz bir durumu anlatırken, hemen çözüm üretmeye çalışmayın, önce dinleyin “Nasıl hissediyorsun?” sorusunu daha sık sorun Duygusal destek vermenin de çözüm üretmek kadar değerli olduğunu unutmayın Toplumsal Etkiler ve Bireysel Farklılıklar Önemli olan şu: Bu bilimsel bulgular hiçbir şekilde bir cinsiyetin diğerinden üstün olduğunu göstermiyor. Tam tersine, farklılıkların birbirini tamamlayan yararlar sunduğunu ortaya koyuyor. Evet cinsiyetler arası farklılıklar var ama, cinsiyet içi değişkenlikler (aynı cinsiyet içindeki bireysel farklar) cinsiyetler arası ortalama farklardan çok daha büyük. Yani iki kadın arasındaki beyin farkı, ortalama kadın-erkek farkından çok daha fazla olabilir. Dolayısıyla, biyolojik farklılıkları kabul etmekle birlikte, her bireyin kendi benzersiz potansiyelini keşfetme ve geliştirme hakkının olduğunu unutmamalıyız. Sonuçta, kadın beyni de erkek beyni de aynı derecede karmaşık, yetenekli ve değerli. Fark, üstünlük değil; çeşitlilik ve tamamlayıcılık anlamına geliyor.